Bulut bilişim, mobil teknolojiler, büyük veri ve sosyal ağlar günümüzün en önemli eğilimleri olarak öne çıkıyor. Bu eğilimlerin değerlendirilmesi için gereken sanallaştırma çözümleri ülkemizde ve dünyada gerekli değeri buluyor mu?
Teknoloji dünyası büyük bir hızla buluta taşınıyor. Bunun en önemli sebeplerinden bir taneside sosyal ağların gündelik yaşantımızla ve iş hayatımızla iç içe geçerek vazgeçilemeyecek bir hale gelmesi. Mobil ve bulut bilişiminde bu yönde gelişmeye devam etmektedir. Özel sektör açısından bakarsak da reklamların, çözümlerin ve işleyişlerin de sosyal medya ve erişilebilirliğin yüksek olduğu bulut bilişime kaydığını görebiliriz.Teknolojide önde gelen ülkeler sanallaştırma çözümlerinin bu teknolojilerin temelinde yattığının farkında ve altın madeni olarak gördükleri bu alanı verimli şekilde kullanmak için oldukça çaba sarf etmektedirler. Ülkemizde de kurumsal firmalar ve bazı kamu kurumları yeniliklerden uzak kalmamak adına gerekli adımları atmaya başlamışladır. Ancak teknolojiyi üreten değil uygulayan bir ülke olduğumuzdan hep bir adım geride kaldığımızı söyleyebiliriz.
Ağ sanallaştırma çözümlerinin Telekom endüstrisini baştan aşağıya değiştireceği raporlara yansıyor. Siz Türkiye ve dünya pazarlarını göz önüne aldığınız bu öngörüye katılıyor musunuz?
Ağ sanallaştırma çözümleri Telekom endüstrisinin çok büyük ölçüde ilerlemesine ve ilk kurulum ve sonrasındaki bakım maliyetlerinin (capex-opex) aşağı çekilmesine sebep olacaktır. Bunun sebebi aynen sunucu sanallaştırma teknolojilerinde olduğu gibi çok daha az fiziksel kaynakla çok daha yüksek kapasiteler elde edileceğidir. Bu durum aslında yazılımsal işlemlerin (işletim sistemi, TCP-IP) performans ve yetkinliklerinin hala donanımların sağladığı performans değerlerine ulaşamamış olmasından kaynaklanmaktadır.Özellikle telekom sektörü için ağ sanallaştırma yeni bir çağ açacaktır. Örneğin; kurumsal omurga switchler 80 Tbps’ye kadar veriyi taşıyabilir kapasitededir. Bu değer bir telekom şirketinin ulaşılamayacağı kadar yüksek bir değerdir. Müşterilerine ortalama 50 Mbps hizmet veren bir telekom şirketi bu cihaz ile 380.000 müşteriye hizmet verebilir. Ancak her müşteri için bir VLAN oluşturulma zorunluluğu vardır ve TCP/IP teknolojisi ile bir cihaz üzerinde en fazla 4096 adet VLAN kullanılabilir. Bu TCP/IP paket yapısındaki VLAN için ayrılan 12 bit alandan dolayı bu halde olmak zorundadır. Yani biz tek cihaz üzerinde 380.000 müşteri yerine maalesef sadece 4096 müşteriye hizmet verebiliyoruz. Bu gibi sorunların çözümü için üretici firmalar yüksek kapasiteli cihazları CONTEXT denilen sanal cihazlara bölebilecek teknolojiler geliştirmiştir. Üreticilere göre farklı adlandırılan bu teknolojiler ile fiziksel omurga switchleri üzerinde birden fazla switch oluşturup ayrı birer fiziksel switch olarak kullanılabiliyor. Şu anki teknolojiler ile bir fiziksel switch 8 adet sanal switche bölünebiliyor. Bu zaten tam performans ile kullanamadığımız switchlerimizi biraz daha etkili kullanmamız sağlanıyor, 1 switch ile 8 adet switch ile yapabileceğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Bu teknolojiler sadece switchlerde değil firewall, IPS, Load Balacer vb tüm cihazlarda aynı isimlerle olmasada benzer isimlerle kullanılabiliyor. Örneğin bazı firewall cihazlarındaki sanallaştırma teknolojisi Virtual Context olarak anılmaktadır ve fiziksel bir cihaz 50 sanal cihaza bölünebilmektedir. Ağ sanallaştırma teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte telekom şirketlerinin binlerce metrekare olan sistem hizmet merkezleri, belkide 10 metrekarelerle kadar küçülebilir.. Maliyetlerde paralel olarak azalacaktır.
EMEA’daki sunucu sanallaştırmasındaki büyüme hızında durağanlık görülmeye başladı. Buna rağmen sanallaştırma yazılımları gelirlerindeki artış sürüyor. Bu piyasanın geleceğini değerlendirebilir misiniz?
EMEA bölgesinde sunucu sanallaştırmapazarındaki büyüme hızı geçen yıllara göre azalmış olsa da sunucu sanallaştırma oranı artmaya devam etmektedir. Bunun büyük ölçü sebebi sektördeki sanallaştırılabilecek fiziksel sunucuların artık sanal ortamda çalıştırılmasının olduğunu düşünüyoruz. Sunucu sanallaştırma artık sektör çalışanları tarafından benimsendi ve doyuma ulaşmaya başladı. Bununla beraber küçük ve orta ölçekli firmaların fiziksel sunucu barındırmak yerine yüksek erişilebilirlik sağlayan iaas, paas, saas gibi cloud hizmetlerine döneceklerini düşünüyoruz. Firmaların lisans maliyetlerini azaltan, güncelleştirme, yedekleme ve güvenlik endişelerini minumuma indiren sanallaştırma yazılımları yarın bugunden daha ileri bir noktada olacaktır.
Son dönemin en önemli konularından biri olan veri güvenliği konusunda sanallaştırmanın önemi ve rolünü açıklar mısınız? Sanallaştırılmış ortamlar ile fiziksel ortamların güvenlik açısından karşılaştırmasını yapabilir misiniz?
Intranetlerin ve Internetin her geçen gün daha fazla kullanıldığı bir ortamda verilerinizin kaybolmaması kadar önemli bir diğer konu ise verilerinizin başkalarının eline geçmemesidir. İşin özüne baktığımız zaman güvenlik bakımından sanal bir makina fiziksel bir makina ile aynı güvenlik risklerini taşımaktadır. Aynı zamanda sanallaştırılmış ortamların fiziksel ortama göre avantajı fazladan bir güvenlik katmanı olarak sayabileceğimiz hypervizordür. Günümüzde sanal makinelere ajan yüklemeden antivirus, ips, ids, firewall ve log denetimi gibi işleri hypervizor üzerinden yapabiliyoruz. Bunlar fiziksel ortamlara göre avantaj olarak sayılabilir. Bununla birlikte makinemiz ister fiziksel olsun ister sanal makine; eğer network’e fiziksel ya da yazılımsal bir network ile bağlanmışsa her zaman risk altındadır.
Sanallaştırmanın Günümüz ve Geleceğe Etkisi
Sanallaştırmanın Günümüz ve Geleceğe Etkisi
Bulut bilişim, mobil teknolojiler, büyük veri ve sosyal ağlar günümüzün en önemli eğilimleri olarak öne çıkıyor. Bu eğilimlerin değerlendirilmesi için gereken sanallaştırma çözümleri ülkemizde ve dünyada gerekli değeri buluyor mu?
Teknoloji dünyası büyük bir hızla buluta taşınıyor. Bunun en önemli sebeplerinden bir taneside sosyal ağların gündelik yaşantımızla ve iş hayatımızla iç içe geçerek vazgeçilemeyecek bir hale gelmesi. Mobil ve bulut bilişiminde bu yönde gelişmeye devam etmektedir. Özel sektör açısından bakarsak da reklamların, çözümlerin ve işleyişlerin de sosyal medya ve erişilebilirliğin yüksek olduğu bulut bilişime kaydığını görebiliriz.Teknolojide önde gelen ülkeler sanallaştırma çözümlerinin bu teknolojilerin temelinde yattığının farkında ve altın madeni olarak gördükleri bu alanı verimli şekilde kullanmak için oldukça çaba sarf etmektedirler. Ülkemizde de kurumsal firmalar ve bazı kamu kurumları yeniliklerden uzak kalmamak adına gerekli adımları atmaya başlamışladır. Ancak teknolojiyi üreten değil uygulayan bir ülke olduğumuzdan hep bir adım geride kaldığımızı söyleyebiliriz.
Ağ sanallaştırma çözümlerinin Telekom endüstrisini baştan aşağıya değiştireceği raporlara yansıyor. Siz Türkiye ve dünya pazarlarını göz önüne aldığınız bu öngörüye katılıyor musunuz?
Ağ sanallaştırma çözümleri Telekom endüstrisinin çok büyük ölçüde ilerlemesine ve ilk kurulum ve sonrasındaki bakım maliyetlerinin (capex-opex) aşağı çekilmesine sebep olacaktır. Bunun sebebi aynen sunucu sanallaştırma teknolojilerinde olduğu gibi çok daha az fiziksel kaynakla çok daha yüksek kapasiteler elde edileceğidir. Bu durum aslında yazılımsal işlemlerin (işletim sistemi, TCP-IP) performans ve yetkinliklerinin hala donanımların sağladığı performans değerlerine ulaşamamış olmasından kaynaklanmaktadır.Özellikle telekom sektörü için ağ sanallaştırma yeni bir çağ açacaktır. Örneğin; kurumsal omurga switchler 80 Tbps’ye kadar veriyi taşıyabilir kapasitededir. Bu değer bir telekom şirketinin ulaşılamayacağı kadar yüksek bir değerdir. Müşterilerine ortalama 50 Mbps hizmet veren bir telekom şirketi bu cihaz ile 380.000 müşteriye hizmet verebilir. Ancak her müşteri için bir VLAN oluşturulma zorunluluğu vardır ve TCP/IP teknolojisi ile bir cihaz üzerinde en fazla 4096 adet VLAN kullanılabilir. Bu TCP/IP paket yapısındaki VLAN için ayrılan 12 bit alandan dolayı bu halde olmak zorundadır. Yani biz tek cihaz üzerinde 380.000 müşteri yerine maalesef sadece 4096 müşteriye hizmet verebiliyoruz. Bu gibi sorunların çözümü için üretici firmalar yüksek kapasiteli cihazları CONTEXT denilen sanal cihazlara bölebilecek teknolojiler geliştirmiştir. Üreticilere göre farklı adlandırılan bu teknolojiler ile fiziksel omurga switchleri üzerinde birden fazla switch oluşturup ayrı birer fiziksel switch olarak kullanılabiliyor. Şu anki teknolojiler ile bir fiziksel switch 8 adet sanal switche bölünebiliyor. Bu zaten tam performans ile kullanamadığımız switchlerimizi biraz daha etkili kullanmamız sağlanıyor, 1 switch ile 8 adet switch ile yapabileceğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Bu teknolojiler sadece switchlerde değil firewall, IPS, Load Balacer vb tüm cihazlarda aynı isimlerle olmasada benzer isimlerle kullanılabiliyor. Örneğin bazı firewall cihazlarındaki sanallaştırma teknolojisi Virtual Context olarak anılmaktadır ve fiziksel bir cihaz 50 sanal cihaza bölünebilmektedir. Ağ sanallaştırma teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte telekom şirketlerinin binlerce metrekare olan sistem hizmet merkezleri, belkide 10 metrekarelerle kadar küçülebilir.. Maliyetlerde paralel olarak azalacaktır.
EMEA’daki sunucu sanallaştırmasındaki büyüme hızında durağanlık görülmeye başladı. Buna rağmen sanallaştırma yazılımları gelirlerindeki artış sürüyor. Bu piyasanın geleceğini değerlendirebilir misiniz?
EMEA bölgesinde sunucu sanallaştırma pazarındaki büyüme hızı geçen yıllara göre azalmış olsa da sunucu sanallaştırma oranı artmaya devam etmektedir. Bunun büyük ölçü sebebi sektördeki sanallaştırılabilecek fiziksel sunucuların artık sanal ortamda çalıştırılmasının olduğunu düşünüyoruz. Sunucu sanallaştırma artık sektör çalışanları tarafından benimsendi ve doyuma ulaşmaya başladı. Bununla beraber küçük ve orta ölçekli firmaların fiziksel sunucu barındırmak yerine yüksek erişilebilirlik sağlayan iaas, paas, saas gibi cloud hizmetlerine döneceklerini düşünüyoruz. Firmaların lisans maliyetlerini azaltan, güncelleştirme, yedekleme ve güvenlik endişelerini minumuma indiren sanallaştırma yazılımları yarın bugunden daha ileri bir noktada olacaktır.
Son dönemin en önemli konularından biri olan veri güvenliği konusunda sanallaştırmanın önemi ve rolünü açıklar mısınız? Sanallaştırılmış ortamlar ile fiziksel ortamların güvenlik açısından karşılaştırmasını yapabilir misiniz?
Intranetlerin ve Internetin her geçen gün daha fazla kullanıldığı bir ortamda verilerinizin kaybolmaması kadar önemli bir diğer konu ise verilerinizin başkalarının eline geçmemesidir. İşin özüne baktığımız zaman güvenlik bakımından sanal bir makina fiziksel bir makina ile aynı güvenlik risklerini taşımaktadır. Aynı zamanda sanallaştırılmış ortamların fiziksel ortama göre avantajı fazladan bir güvenlik katmanı olarak sayabileceğimiz hypervizordür. Günümüzde sanal makinelere ajan yüklemeden antivirus, ips, ids, firewall ve log denetimi gibi işleri hypervizor üzerinden yapabiliyoruz. Bunlar fiziksel ortamlara göre avantaj olarak sayılabilir. Bununla birlikte makinemiz ister fiziksel olsun ister sanal makine; eğer network’e fiziksel ya da yazılımsal bir network ile bağlanmışsa her zaman risk altındadır.