Ağ Yönetimi ve Güvenlik

Mehmet Özpolat
11 Şubat 2013, Pazartesi

Son dönemin en çok konuşulan bulut bilişim kavramıyla birlikte dünya dev bir ağa dönüşüyor. Bu ağın yönetimi anlamında en geçerli yöntemler hangileri?

Tüm kurumların bir şekilde irtibatta olduğu bulut teknolojisi, farklı bakış açılarıyla değerlendirildiğinde alınan ve verilen hizmetler olarak düşünülebilir. Kurumsal anlamda ihtiyaç duyduğunuz bilişim kaynaklarına daha hızlı, güvenli ve esnek olan bulut teknolojilerinden hizmet alınabilmektedir. Bu olanak sizi birçok maliyetten kurtardığı gibi yönetim maliyetlerinizin de azalmasını sağlayacaktır. Diğer yandan konu,  hizmet verilen veri merkezleri olduğunda ağ yönetimi için öne çıkan en önemli parametrelerden bazıları süreklilik ve güvenlik olacaktır. Bulut bilişim’in yüksek işlemci gücü, kapasite ve bant genişliği gibi avantajlarının doğru yönetilebiliyor olması çok önemlidir. Yine ağ yönetimi dikkate alındığında verinin ihtiyaca uygun kapasite ve servis ayarlamalarının yapılabilmesi gibi dinamik bir yapıda olması önemlidir. Ayrıca özel ve paylaşılabilir dosya ya da servislerin yönetimi performans ve güvenlik açısından bir gerekliliktir.

Dünyada ve Türkiye’de ağ yönetimi konusundaki eğilimlerden bahseder misiniz?

Veri merkezleri büyüdükçe ağ yönetiminde artık geleneksel anlayışın dışında birtakım yeni teknolojiler kullanılmaktadır. Özellikle son dönemde hızla gelişen bulut bilişim ve sanallaştırma teknolojileri ağ yönetimini daha dinamik ve yeni yapılar ile entegre edilebilir hale getirmiştir. Uygulamaların dağıtık mimari yapıda çalışması ve bu uygulamalardan yararlanan kullanıcıların yeni nesil cihazlardaki hızlı artış ve çeşitlilik ağ yönetiminin personel desteğine ihtiyaç duymaksızın kolaylıkla yönetilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla dünyada ve Türkiye’de ağ yönetimi konusunda daha proaktif çözümlerden bahsedebiliriz.

Ağ yönetiminde kişisel mi yoksa kurumsal tehditler mi daha öne çıkıyor?

Günümüzde güvenlik, artık bireysel faaliyet olmaktan çıkmıştır. Yapılan saldırıların çeşitleri ve amaçları da oldukça farklılaşmış, dolayısıyla kurumsal boyut kazanmıştır. Oldukça profesyonel olan saldırganlar, özellikle bulut bilişim teknolojileri içerisinde kullanılan kaynaklar ve servislere ilgi göstermektedirler. O nedenle veri merkezleri içerisinde kullanılan sanal kaynakların yönetimi ayrıca önemli hale gelmiştir. Yine Ülkemizde ve Dünyada son yıllarda “Bilgiye erişimi durdurma/aksatma” ( Ddos v.b.) ve maddi çıkar sağlama amaçlı gizlilik ihlali (banka ve kredi kartı dolandırıcılığı ) gibi saldırılar popüler saldırılar arasında sayılabilir. Zamanla saldırı tipleri ve amaçlarının değişkenlik gösterebilmektedir. Öyle ki artık dijital sistemlerle yönetilen enerji, savunma, eğitim, sağlık vb. gibi alanlara yönelik bilgi çalma ya da hizmet aksatma türü uluslararası saldırılar olabileceği unutulmamalıdır. Ağ yönetimi teknolojilerinin bu unsurları göz önünde bulundurması gerekmektedir.

Cihazını yanında getir (Bring your own device-BYOD) kavramı çerçevesinde kullanıcıların kurumsal uygulamalarda kendi cihazlarını kullanmaları gibi tehditler de şirketlerin kurumsal güvenlik tarafında önlem almasını sağlıyor. Kurumlar sizce bu anlamda ne gibi tedbirlere başvurmalı?

Çağımızda çalışanların farklılaşan teknolojik gelişmelerden ötürü akıllı telefonlar, tabletler veya çeşitli depolama birimleri ile çalıştıkları görülmektedir. Tabi bu aynı zamanda kontrol edeceğiniz networkünüzde cihaz sayısının ve çeşitliliğinin artması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla kullanılan güvenlik cihazlarının bu yeni ortamları tanıması ve izlemesi gerekmektedir. Ayrıca bu tür yeni ve değişken ortamların sistem üzerinde yapacağı yük önceden hesaplanmalıdır.