Kamu Bulutu

Ökkeş Özdemir
19 Kasım 2012, Pazartesi

Veri miktarının hızla arttığı günümüzde kurum ve şirketler veri depolama altyapısını oluştururken veya geliştirirken nasıl bir strateji izlemeli?

Büyük veri ve bulut bilişim kavramlarının artık hayata geçmeye başladığı şu günlerde, veri artış hızını hesaplamak daha da zorlaşmış durumda. Üstüne bir de depolama sistemlerinin sıkça yenilenmesi eklendiğinde, bana göre kurumlar küçük kapasitelerde disk alımı yapıp, ileride disk ekleyerek büyütmek yerine, ilk alımda mümkün olduğunda çok kapasitede disk almalılar. İlk alımlarda alınan indirimlerin daha yüksek olmasının yanı sıra, bu şekilde ürünlerin satıştan kalktığı için yedek parçadan yapılacak disk artırımlarının yüksek maliyetlerinin de önüne geçilmiş oluyor. Ayrıca, ilk disk sistemi alımı planlanırken, elde mevcut disk sistemleri varsa, bunlar tek bir yönetim ara yüzü altında sanallaştıracak çözümlerin tercih edilmesi de yatırımın korunması açısından gerekli.

Kurumlar bu stratejileri harekete geçirirken nerelerde yetersiz kalmaktadırlar?

Kamu kurumları açısından bakıldığında, teknolojik olarak ne kadar büyüyeceklerini ve hangi yeni projeler geleceğini analiz etmekte güçlük çekmekteler. Bu nedenle düşük bütçeler oluşturulmakta, çıkan ani ihtiyaçlar karşılanmakta güçlük çekilmektedir. Buna bir de ihale süreçlerinin yarattığı sıkıntılar eklendiğinde, BT projelerini kurumların gerçekleştirmek için çok ciddi emek harcadıkları görülmekte.

Sanallaştırma çözümleri kurumlara nasıl bir fayda sağlıyor? Türkiye’deki kurumlar bu faydanın farkında mı?

Ülkemizde sunucu sanallaştırma teknolojileri, kamuda ilk kez 2007 yılında kritik sistemler için kullanılmaya başlandı. O günden bu güne, kurumlar sanallaştırmanın getirdiği kaynak iyileştirme ve yönetim kolaylıklarının farkına vardı. Ancak, aynı şeyi masaüstü sanallaştırma ve depolama sanallaştırma için söylemek mümkün değil. Ortalama 1000 PC’si olan bir kurum, masaüstü sanallaştırma teknolojilerine geçse, yılda sadece elektrikten 60-70 bin tl tasarruf edecek. Bunun üstüne gelen hizmet, destek, bakım, yedekleme ve güvenlik kalemlerinden edeceği tasarruflar da cabası.  Depolama sanallaştırma ise kurumlara tamamen yabancı bir konu. Ya eldeki eski depolama sistemine yatırımın korunması adına zaman zaman yüksek maliyetlerle kapasite eklenmeye çalışılıyor, ya da eski sistemin yanına yeni depolama sistemi alınarak yönetim, yedekleme ve felaket kurtarma ile ilgili yeni problemler yaratılıyor. Depolama sanallaştırma ile bütün bu problemleri çözmek mümkün.

Türkiye veri depolama ve sanallaştırma pazarının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de henüz hala bu konuda ciddi gelişme potansiyeli var. Evrakların dijitalleştirme işi ve masaüstü sanallaştırmanın yayılması ile depolama pazarı daha da büyüyecek. Zaten birçok depolama sistemi üreticisinin Türkiye’de lokal ofis açması da bunu işaret ediyor. Sanallaştırma pazarı ise çok daha fazla büyüyecek. Henüz sanallaştırmaya geçmemiş birçok kurum ve kuruluş var.

Bulut bilişim, bu teknolojilerin kullanımının yaygınlaşmasında nasıl bir etken haline geldi?

Bulut bilişim şu an bizce Kamu’da çok uygulanabilir bir konu değil. Uygun düzenlemeleri ve yönetmelikler çıkmadan, bir Kamu Bulut’undan bahsetmek doğru değil. Ayrıca her kamu kurumunun yaptığı ciddi yatırımlar var, Bulut Bilişim burada da yatırımın korunması anlamında sıkıntılar doğuruyor.